A3 Haber

Hızlı yükseliş ve aynı hızla düşüşün öyküsü: FETÖ Borsası

Hızlı yükseliş ve aynı hızla düşüşün öyküsü: FETÖ Borsası

Hızlı yükseliş ve aynı hızla düşüşün öyküsü: FETÖ Borsası
Ekim 14
08:26 2024

SERDAR ÖZTÜRK

Okan Bato…

Bir dönemin astığı astık, kestiği kestik savcısı…

İzmir’de Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptığı dönemde yaptığı operasyonlarla adı bir anda gazete manşetlerine çıkmıştı.

Hızla basamakları çıktı.

Özel yetkili savcılıktan Başsavcı Vekilliğine kadar yükseldi.

Çıktığı zirveden inişi de aynı hızla oldu.

İzmir’de görülen “FETÖ BORSASI-FETÖ BABALAR DAVASI” sırasında hakkında üst üste şikayetler başladı

Bir süre kimse “dokunmadı” ama sonunda şikayetler öyle bir noktaya geldi ki Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından soruşturma açılmak “zorunda” kalındı.

HSK Birinci Dairesi Bato hakkında 2019/3256 sayı ile ön inceleme başlattı.

HSK müfettişleri tarafından hazırlanan rapora dayanarak 12 Mayıs 2020’de 2020/8850 sayılı onay ile soruşturma izni verildi.

Müfettişlerin çalışmaları 12 Kasım 2020’de tamamlandı.

18 Şubat 2021’de raporu değerlendiren HSK 1. Dairesi, 2021/1861 sayılı kararıyla dosyayı, gereği için HSK İkinci Daire’ye gönderdi.

HSK 2.Dairesi de dosyayı 28 Şubat 2023’te karara bağladı.

HSK 2. Dairesi, Bato hakkında hazırlanan raporunun “haksız mal edinme” konusunda kovuşturulmasına izin verdi.

İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı HSK’nın verdiği bu karar üzerine iddianame hazırladı.

İddianameye göre, Okan Bato’nun 1 Ocak 2015 ile 31 Aralık 2019 arasındaki ailesinin gelirleri ve asgari giderleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede malvarlığındaki artışın, tasarruf edilebilir rakamın “on” katından fazla olduğunun bilirkişi raporuyla kanıtlandığı belirtildi.

Hazırlanan iddianame Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Mahkeme, Okan Bato’nun birinci sınıf hâkim/savcı olması nedeniyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay’da yargılanmasına karar verdi.

HSK 2. Dairesi “kudretli savcı” Okan Bato hakkında “soruşturma” izni vererek yargılanmasının önünü açarken idari karar da aldı.

Okan Bato İzmir Cumhuriyet Savcısı görevinden alınarak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’ne “savcı” olarak tayin edildi.

HSK İkinci Dairesi bu kararı oy çokluğuyla aldı.

Kurulun altı üyesinden ikisi, savcı Bato’nun ihraç edilmesi yönünde oy kullanırken, dört üye ise yer değiştirme cezası yönünde oy kullandı.

Sonuçta Bato İzmir’den Antalya’ya gönderilmiş oldu.

Bato hakkında açılan “kovuşturma” sürerken bu kez deAntalya Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcılığından Erzincan’a Cumhuriyet savcılığına tayin edildi.

Bato aldığı “sağlık raporu” bittikten sonra emekliye ayrıldı.

HSK 2. Dairesi’nin verdiği “kovuşturma” izni sonrası Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Okan Bato’nun birinci sınıf hâkim/savcı olması nedeniyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay’da yargılanmasına ise devam edildi.

Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararından sonra Bato, mevzuat gereğince bu kez Yargıtay’da yargı önüne çıktı.

Bato, Yargıtay 7. Daire’de başlayan yargılamada altı kişilik heyet karşısında hakkındaki suçlamalara yanıt verdi.

Okan Bato’nun Yargıtay 7. Ceza Dairesi’ndeki “savunması” özetle şöyle:

Hakkımdaki suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum.

HSK İkinci Dairesi’nin ve HSK Genel Kurulu’na sunmuş olduğum itiraz dilekçelerindeki savunmalarımı aynen tekrar ediyorum.

Yaptığım görev itibari ile devletin istihbarat kurumlarının gayri resmi takibi altında iken gerek kendi üzerime gerekse birinci derece yakınlarım üzerine mal edinecek kadar akıl yoksunu değilim.

Kaynağı tespit edilemeyen artışın kaynağı, kayınpederimin vefatından sonra eşime ve bizimle birlikte yaşayan kayınvalideme kalan nakdi mirastır.

Hakkımdaki iddialar tamamen kurgu olup özellikle altını çiziyorum her aşaması, başta Sayın Bekir Bozdağ, Sayın Kenan İpek, Sayın Halil Koç ve Sayın Mehmet Yılmaz’a bilgi verilerek alınan kararlardır.

Konu, Okan Bato üzerinden bazı terör örgütü üyelerinin mevcut soruşturmaları bahane edip yargılamanın yenilenmesi yolunu kendilerine açmaları amaçlıdır.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nde başlayan bir dönemin “kudretli savcısı” Okan Bato hakkındaki 2024/2 Esas sayılı dava, mahkeme heyetinin de değişmesinin ardından 10 Ekim 2024’de yapılan 3. celsede karara bağlandı.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi Başkan Vekili’nin yanı sıra dört üye ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı’nın da hazır bulunduğu duruşmada Bato için verilen “kararlar” açıklandı.

Bir dönemin “kudretli” savcısı Okan Bato hakkında Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin verdiği karar birkaç internet sitesi ile sosyal medya “dışında” haber olmadı.

Oysa Okan Bato’nun savcı olarak “zirvede” olduğu günlerde yaptığı operasyonlar manşetlerden inmiyor, gazeteciler röportaj yapabilmek için aracılara “ricacı” oluyorlardı.

Yargılandığı davanın sonucu ise neredeyse “tek sütun” haber olmuyordu.

Acaba Yargıtay 7. Ceza Dairesi Okan Bato için hangi kararları vermişti.

Gelin birlikte tek tek bakalım.

Sanık Okan Bato’nun “haksız mal edinme” suçunu işlediği sabit görüldüğünden, suçun işleyiş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, sanığın güttüğü amaç ve saik ile kastının yoğunluğu göz önünde bulundurularak takdiren alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle 3628 sayılı kanunun 13/1 maddesi uyarınca 3 yıl 6 ay hapis ve 40 bin lira adli para cezası ile cezalandırılmasına. (3628 sayılı mal bildiriminde bulunulmaması rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele Kanunu’nun 13/1 maddesi; üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyondan on milyona kadar ağır para cezası öngörüyor)

Cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası olumsuz etkisi lehine takdir indirimi nedeni kabul edilerek 1/6 oranında indirime gidilerek neticeden 2 yıl 11 ay hapis ve 33 bin 333 lira adli para cezası ile cezalandırılmasına.

Başkaca bir artırım, indirim ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ertelenmesine ve seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına.

Tayin olunan hürriyeti bağlayıcı cezanın kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nın 23/1-2-3 maddelerinin AYM’nin 8.10.2015 tarihli 2014/140 Esas 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da nazara alınarak uygulanmak sureti ile maddede belirtilen haklardan ayrı ayrı yoksun bırakılmasına. (Bu karar biraz karışık. Çünkü Yargıtay 7. Dairesi bu kararı verirken AYM’nin “iptal” kararına da atıf yapıyor. O nedenle verilen ceza ilk bakışta “yoksun bırakma” ve ilgili kanun maddesinde yer alan “seçme ve seçilme hakkı” gibi görünse de vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan ve bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak çalışamaz olarak sınırlandırıyor. Kısaca avukatlık yapamazsın ama milletvekili, belediye başkanı seçilebilirsin diyor.

Okan Bato hakkında Yargıtay 7. Dairesi tarafından verilen kararlardan biri de “zoralım” kararı. Mahkeme, sanık tarafından “haksız elde edildiği” sabit olan ve daha önceki celselerde tapudan şerh konulan İzmir ili Karşıyaka İlçesi 32 pafta, 97 ada ve 79 parsel sırasında kayıtlı bulunan 9 numaralı taşınmaz ile İzmir Çeşme ilçesi 1 pafta ve 34 parsel sırasında kayıtlı iki bahçeli kagir dubleks ev niteliğindeki taşınmaz ile İzmir ili Bayraklı ilçesi 1134 ada 27R 4 pafta 11 parsel. Sırasında kayıtlı ofis cinsi taşınmazın değeri de göz önünde bulundurulmak suretiyle 3628 sayılı kanunun 14. maddesi gereğince. Zoralımına, karar kesinleştiğinden şerhlerin kaldırılmasına karar verdi.

Uzun ve karmaşık görünse de işin özetişu; Yargıtay 7. Ceza Dairesi “kudretli savcı” Okan Bato’nun “haksız” elde ettiğini belirlediği üç mülküne devlet adına el koymuş.

Peki el konulan yerler neresi?

Açık kaynaklardan elde ettiğim ve mahkeme kayıtlarına da geçen üç yerin biri Karşıyaka’nın gözde yerlerinden Yalı mevkiinde.

Üç adımda denize ulaşabilecek kadar değerli bir yer.

Çeşme’de bahçeli dubleks denilen yer ise aslında Alaçatı’nın göbeğinde, muhtemelen tarihi değeri de olan oldukça da pahalı bir ev.

Şimdi sıkı durun.

Devletin “el koyduğu” Bayraklı’daki “ofis nerede biliyor musunuz?

İzmir Adliyesi’nin tam karşısında.

Yeni yapılan, oldukça pahalı ve lüks ofislerin bulunduğu yüksek katlı binada.

Meraklısı için üç yerin de tapudaki “yerlerinin” görüntülerini aşağıya ekliyorum.

Bir zamanlar astığı astık, kestiği kestik “dokunulmaz” savcı diye tanımlanan Okan Bato’nun Yargıtay 7. Ceza Dairesi’ndeki yargılamasının sonucu bunlar.

Savunmasında mal varlığındaki artışı kayınpederinden kalan “miras” ile açıklamaya çalışsa da öyle görünüyor ki bir zamanların kudretli savcısının hikayesinin de sonu Yargıtay’ın verdiği kararla sonuçlandı.

Bato’nun Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin verdiği karara Yargıtay Ceza Genel Kurulu nezdinde temyiz yani “itiraz” hakkı var.

İtiraz eder mi (ki eder) ederse ne sonuç çıkar onu birlikte göreceğiz.

Okuduklarınız on yıl gibi kısa sürede önce zirveyi ardından da en dibi gören hukuk insanının “ibretlik” öyküsü.

“FETÖ BORSASI” diye adlandırılan yasa dışı pek çok işin yapıldığı iddia edilen böyle bir dönemin “yargı” ayağı Okan Bato dosyası ile yukarıdaki sonuca ulaştı.

Aynı “BORSANIN” içinde olmakla yargılanan AKP İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş, siyasi ayağı tam olarak ortaya “çıkarılamadan” evinde vurularak öldürüldü.

Emniyet/istihbarat ayağında Kudret Dikmen uzun süre korunup kollandıktan sonra ekmekli oldu ve o da İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin karanını bekliyor.

MİT İzmir Bölge Başkanı olarak da bilinen ve bu dosyada adı sıkça geçen Gürbüz Yüksel ise önce Ankara’ya gitti, ardından o da suçlanan diğer devlet memurları gibi “emekli” oldu.

Kısa süre öncesine kadar Rusya’nın Mersin’de inşa ettiği Akkuyu Nükleer Santralı’nın “güvenlik” sorumlusu olarak çalışıyordu.

Aynı oluşumun “tetikçi” grubunun lideri Serkan Kurtuluş ise Arjantin’de tutuklu.

İade dosyası henüz “karara” bağlanmadığı için Türkiye’ye getirilemiyor.

İçinde siyasilerin, kimi güvenlik, yargı bürokrasisinin, yerel yönetici ve siyasilerin, suç örgütlerinin bulunduğu bu yapı aslında Türkiye’de son yıllarda artan “şiddet” ve “yasa dışı oluşumların” nedenini de bize anlatıyor.

Çok bilinen “eğer bir suçlu ve suç, ardında devletin gücü yoksa yaşayamaz” deyimi bu ve benzeri davalar ile ete kemiğe bürünüyor

Bu yükseliş ve düşüş öyküsü “örnek” olur mu?

Pek sanmam ama umudu da yitirmemek gerekir…

About Author

Serdar

Serdar

Related Articles

TÜM HABERLER