İstanbul Sözleşmesi’nin 10’uncu yıldönümü: “Eşitliği sindiremediler”
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Türkiye’nin çekildiği İstanbul Sözleşmesi, bugün 10’uncu yıldönümüne girdi. Kadınlar, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararına karşı tepkisini sürdürüyor ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini belirtiyor.
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 11 Mayıs 2011 yılında imzaya açıldı. İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzacısı olan Türkiye, çekilen de ilk ülke oldu. 2014 yılında yürürlüğe giren sözleşmeyi 33 ülke onayladı. Halihazırda, imzacı olup onay vermeyen 12 ülke bulunuyor.
Uluslararası Af Örgütü yaptığı basın açıklaması ile dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında kadınların, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı Küresel Eylem Günü’ne katılacağını duyurdu. Af Örgütü Türkiye Şubesi, “Dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararından vazgeçilmesini istiyor” dedi.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Sözleşmenin imzalanmasından tam 10 yıl sonra, bugün, kadınlar Türkiye yetkililerinden milyonlarca kadının ve kız çocuğun güvenliğini, hatta hayatını tehlikeye atacak bir karardan vazgeçmelerini istemek için tek ses oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararını açıkladığından bu yana, haftalardır Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında kadınlar bir araya geliyor. Korkmuyor, sokağa çıkıyorlar. Yılmıyor, harekete geçiyorlar. İnsanlar İstanbul Sözleşmesi’nden her zamankinden daha fazla söz ediyor ve önemini daha iyi anlıyor” dedi.
Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesinin “tehlikeli, popülist bir buzdağının yalnızca görünen yüzü olmasından kaygı duyduğunu” belirtirken, ‘’birçok hükümet, geriye dönük ve amacından saptırılmış bir ‘ailevi değerler’ çerçevesi kullanarak Avrupa’nın dört bir yanında kadın haklarını ve LGBTİ+ haklarını geriletmeye çalışıyor’’ dedi.
- İstanbul Sözleşmesi imzalandığı ilk 10 yılda kadınların şiddetten korunmasına yardımcı olan çok önemli bir araç oldu. Sözleşmeden çekilmek, Türkiye’deki milyonlarca kadın ve kız çocuk için belirsizlik, korku ve somut tehlike anlamına gelecektir” diyen Agnès Callamard sözlerini şöyle sonlandırdı, “Şiddet tehdidi tüm dünyada kadınların ve kız çocukların her gün karşı karşıya kaldığı bir durumdur. İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması ve sözleşmeyi korumak için sergilenecek uluslararası dayanışma tam da bu nedenle bu kadar önemlidir.
Elçiliklerden ortak açıklama
Avusturya, Belçika, Çekya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Yeni Zelanda Ankara büyükelçilikleri de İstanbul Sözleşmesi’nin 10’uncu yıldönümüne ilişkin ortak bir açıklama yayımladı.
“Herkes için, daha iyi bir gelecek için İstanbul Sözleşmesi’’ başlıklı ortak basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını açıkladı. Bu karar bizi üzüyor. Türkiye, 2011 yılında ve bundan sonraki on yıl içinde bu sözleşmenin yaşama geçirilmesi esnasında en güçlü destekçilerden biri olmuş, sözleşmeye önemli ve takdire şayan katkılarda bulunmuştu. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının 10’uncu yıldönümü vesilesiyle, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin aldığı çekilme kararını iptal etmesi umudumuzu içtenlikle ifade etmek isteriz.’’
Planlanan protestolar
İstanbul Sözleşmesinin 10. yılında, sözleşmeden çekilme kararını protesto etmek amacıyla bir dizi eylem planı hayata geçirilecek. Birçok ülkede sokağa çıkma yasakları uygulanmasına rağmen bazı başkentlerde fiziksel protestolar, sosyal medyada ise sanal protestolar gerçekleştirilecek. Bu protestolara katılanlar, Türkiye’deki kadınlar ve kız çocuklarla dayanışmak için mor kıyafetler giyecek.
Uluslararası Af Örgütü’nün eylem grupları Birleşik Krallık, Hollanda, Avusturya, İtalya ve Belçika’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda ülkede Türkiye büyükelçilikleri önünde protestolar ve etkinlikler gerçekleştirecek.
Diğer ülkelerde de eylemciler sosyal medyada #IstanbulConventionSavesLives (#İstanbulSözleşmesiYaşatır) etiketini kullanarak Türkiye’deki kadın hakları gruplarıyla dayanışacak ve sözleşmeyi destekleyecek.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye de “dünyayı mora boyamak için” çağrı yaptı: “İstanbul Sözleşmesi, 10 yaşında! Bugüne dikkat çekmek için dünyayı mora boyuyoruz. Bize katılmak için mor bir giysi ile fotoğraf çek, sosyal medyaya yükle ve bizi etiketle. #İstanbulSözleşmesi10Yaşında.”
“Bu hamle muhtemel katillere cesaret verdi”
Kadın hakları savunucusu avukat Selin Nakıpoğlu, Türkiye’nin sözleşmeden imzasını çekmesini “siyasi bir intihar” olarak tanımlıyor. “Bir kişi dedi ve ulus iradesine rağmen ilk kez bir insan hakları sözleşmesinden imza çekildi. İrademiz yok sayıldı” diyor. Nakıpoğlu, bundan iki sene önce sözleşmenin ruhu ile alakalı olmayan demeçlerle yalan dolu bir süreç başladığını ve bu sürecin çekilme kararı ile sonlandığı görüşünde. “İktidar şunu demiş oldu: ‘Ben kadınları, çocukları, LGBTİ+ları erkek şiddetine karşı korumasız bıraktım ve bunda sorun görmüyorum.’ Bu hamle muhtemel katillere cesaret verdi. Geçtiğimiz Mart ayında sadece 12 saatte altı kadın erkekler tarafından öldürüldü” diyor.
Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) İstanbul Sözleşmesi’nin 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdiği günden bu yana uygulanmış olsaydı yaşanacakları madde madde sıraladı. Listede, “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği değil, Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu kurulacaktı,” “Ülke çapında Alo Şiddet Hattı, kadın danışma merkezleri, yeterli sayıda sığınaklar, cinsel şiddet kriz merkezleri açılacak, şiddete maruz kalanlara gerekli destek verilecekti,” “Öldürülmüş kadınların çantalarından koruma kararları çıkmayacaktı,” “Şiddet uygulayıp bir de görüntülerini yayarak övünen erkekler cezalarını olması gerektiği gibi alacak, yeni şiddet olaylarını teşvik edemeyecekti” gibi ifadeler var.
Avukat Selin Nakıpoğlu da sözleşmenin tek bir maddesinin bile uygulanmadığına dikkat çekerek, “Sözleşme kadına yönelik erkek şiddetini zaten önleyemedi ki’ diyenler bundan sonra da olacak şiddet vakalarının sorumlusudur. Kadın bedeni iktidarın sınır tanımayan kuşatması altındadır. İstanbul Sözleşmesi şiddetin ortaya çıkamayacağı bir toplum tahayyül eder. ‘İtaat-emanet-fıtrat’ diyenlerin karşısındadır. Bunu sindiremediler” diye ekliyor.
Ne olmuştu?
İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi 10 yıl önce bugün, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldı.
Sözleşme kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi, kadınların ve kız çocukların bu türde şiddete karşı korunması, şiddet uygulayanların ceza davalarında yargılanması ve şiddetten hayatta kalan kişilere sığınak ve tıbbi yardım gibi koruma ve destek hizmetlerinin kurulması konusunda asgari standartları belirliyor. İstanbul Sözleşmesi kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele etmek için özel olarak tasarlanmış en kapsamlı uluslararası sözleşmedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan mart ayında bir kararname yayınlayarak Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini duyurmuştu. Karar 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek.
Joe Biden ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in de aralarında bulunduğu dünya liderleri çekilme kararını güçlü bir biçimde kınamıştı. Türkiye, en kalabalık ve simgesel kentinin ismini taşıyan bu önemli sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülkeydi; kararından vazgeçmediği takdirde ise sözleşmeden ayrılan ilk ülke olacak.